Ebû Mansûr el-Mâtürîdî, bugünkü Özbekistan'ın sınırları içinde yer alan Semerkant şehrine bağlı Mâtürîd mahallesinde doğmuş ve aynı şehirde vefat etmiştir (238/852-333/944). Türk asıllı olma ihtimali kuvvetli olan İmam Mâtürîdî'nin kabri Semerkant'tadır.
Mâtürîdî'nin yaşadığı bölge önceleri Abbâsî Devleti’ne bağlı iken, Mütevekkil-Alellah döneminde başta doğu bölgesi olmak üzere birçok yönetim merkezi idareden ayrılmıştı. Mâtürîdî'nin yaşadığı bölge ve çevresine Sâmânîler hakim olmuştu. Bu dönemde çeşitli alanlarda yetkin âlimlerin yetişmesi için gerekli zemin devlet eliyle hazırlanmıştı. İmam Mâtürîdî böyle bir ortamda ilim tahsil edip eserler vermiştir.
Matürîdî, Ebü’l-Hasan el-Eş’arî ile birlikte Ehl-i Sünnetin kelâm akîdesini sistemleştiren, Hz. Peygamber ve ashabının İslâm'ın temel konularına dair anlayışlarını savunup müslümanlar arasında yerleşmesine çaba gösteren, ayrıca Mu’tezile, Şîa ve benzeri fırkalarla aşırı görüşleri sebebiyle mücadele etmiş olan büyük bir İslâm âlimidir. Bu iki âlim akıl-nakil ilişkisindeki mutedil tutumları dolayısıyla dikkatleri çekmiş ve geniş kitleler tarafından kabul görmüştür. Ehl-i Sünnet akımının bu seçkin iki imamı arasında bazı görüş farklılıkları da bulunuyordu. İmamlarının görüşlerini sistemleştiren Eş’ariyye kelâmcıları nakli esas alıp onu akılla desteklerken, Mâtürîdî akaidi, özellikle akıl sahasına giren konularda naklin ışığı altında akla itimat etmiştir.
Ebü Hanîfe çizgisinde ve Ebû Mansûr el-Mâtürîdî'ye nispetle kurulan Mâtürîdîyye mezhebi, tek başına bütün Müslümanların yarısını kendisine bağlamayı başaran bir ekoldür. Mâtürîdî'nin Kitâbü’t-Tevhîd’i bu ekolün temel kitaplarından biridir. Buna rağmen Kitâbü't-Tevhîd’in başta Mâtürîdîyye mensupları olmak üzere ilim adamları tarafından yeterince bilindiğini söylemek mümkün değildir.