Cehennem Vadisi
Artikelnummer: | 5070 |
Beschikbaarheid: | Op voorraad (3) |
Cehennem Vadisi adlı kitap Türkiye’de işlenen derin cinayetleri konu almaktadır. Diyarbakır’da bir
öğretmenin öldürülüp fail veya faillerinin bulunamamasıyla bu cinayetin seri
cinayetlerin habercisi olabileceği değerlendirilerek İstihbaratçı Yüzbaşı
Hüseyin ve polis müfettişi Safa beyin katilin izini sürmek için bölgeye gönderilmesi
ile süreç başlar. Diyarbakır’a ulaşan Hüseyin Bey ve Safa Bey bölgede gerekli
bağlantı ve görüşmelere başlayarak olayın aydınlatılması için bölgede yapılan
çalışmalarda tansiyonun çok yüksek olduğu şer odaklarının terörü patlatmak için
her türlü yolu denediği bölge halkının tedirgin olduğunu tespit ederek gerekli
önlemlerin bir an önce alınması kanısına varmışlardı. Bölge insanı ile
görüşmeler yapıyorlar, bir yandan ilgili kurumlardaki yetkililer ile
görüşmelerde bulunuyorlar adeta şehri tepeden tırnağa süzerek çok titiz bir
şekilde çalışma yaparak ileride olabilecek cinayetleri önlemek ve gerekli
tedbirleri almak için tüm gayretleri ile çalışıyorlardı. Karşılarında o kadar
karışık bir yapı vardı ki Safa Bey’in anlattığı bir örneğinde bir şoför ile
yaptığı yolculuk sırasında aralarında geçen konuşmalarında çok şaşırıyor şoför
öyle konulardan bahsediyor ki kendisi şoförü orta doğu uzmanı zannediyor şoförün
kullandığı cümlelerde en çok dikkatini çeken cümlesi Beyim burada herkes adam
öldürür. PKK, Hizbullah, MOSSAD, MİT, CIA, FBI… İstihbarat cenneti burası kirli
eller, kirli işler zirve durumuna gelmiştir demesi Safa Bey’in dikkatini
çekerek işlerinin kolay olmadığı kanısı bir daha akıllarına gelmiştir. Safa Bey
Dağ kapı’ya gelince indi. Şoförün parasını ödedi. Vedalaştı. Beş on adım
yürüdükten sonra geriye baktı. Taksi yerinde duruyor, şoför iyiden iyiye
kendisini süzüyordu. Bir anlam veremedi, içine bir kurt düştü. Emniyete
gitmeden önce bir otele yerleştikten sonra emniyete gitmek üzere otelden
ayrıldı. Emniyetten onu inanılmaz bir sürpriz bekliyordu. Gaffar OKKAN
emniyette kendisini karşılamıştı. Biraz konuştuktan sonra müfettiş hemen
şehirdeki puslu havayı anlattı. Emniyet müdürü kendinden emindi. Her şeyin
kendinden sorulduğunu anlatıyor. Kendisinin şehre gediğinde nefes almanın
mümkün olmadığını anlatarak çoğu şeylerin düzeldiğini anlatıyordu.